Page 16 - BENİM DE BEBEĞİM OLSUN
P. 16
Bu alanda çalışmaya ilk başladığımda, danışanlarımın
teşhis ve tedavilerine ilişkin çok detaylı tıbbi bilgiye sahip ol-
maları, tüp bebek doktorları ve tedavi merkezlerinin nere-
deyse hepsini bilmeleri beni çok şaşırtmıştı. Adeta hepsi birer
uzman gibiydiler. Beni şaşırtan bir başka nokta ise, tedavileri
sırasında doktor kontrolleri, tahliller ve ilaç kullanımlarına
gerekli özeni gösteren danışanlarımın bu süreçteki duygusal
çalkantılarını, stres, kaygı, korku ve hayal kırıklıklarını ya
görmezden gelmeleri ya da çok da işe yaramayan yollarla
çözmeye çalışıyor olmalarıydı. Oysa ki tedavileri sırasında
doktorlarından ya da yakınlarından “Stres ve kaygıdan uzak
dur. Rahat bırak kendini, her şey yoluna girecek” gibi öneri-
leri sıklıkla duyuyorlardı. Gördüm ki “Bunu nasıl yapaca-
ğım?” sorusunun cevabı ise onlar için açık ve net değildi. Bu
nedenle de “Stres ve kaygıdan uzak durmalıyım” düşüncesi
bile başlı başına stres kaynağı haline gelebiliyordu. Yani as-
lında psikolojik olarak iyi hissetmelerinin hamile kalma ola-
sılıklarını arttıracağını biliyorlar ancak bunu nasıl yapacakla-
rına dair çözüm yollarına ulaşmakta zorlanıyorlardı.
Fark ettiğim başka bir nokta ise şu oldu: Anne baba
adayları genellikle bu duygusal karmaşalarla ellerinden gel-
diğince tek başlarına baş etmeye çalışıyorlardı. Bu durum ilk
başlarda işe yarasa da süreç ilerledikçe üst üste gelen negatif
sonuçlar, kimyasal hamilelikler, bebekle ilgili çevre ve aile
baskısı, iş hayatı ve ekonomik zorluklar, eş ilişkisindeki sı-
kıntılar, hamilelik sırasında yaşanabilen düşük ya da ölü do-
ğumlar kendilerine olan güvenlerini, tedaviye devam etme
güçlerini ve inançlarını yitirmelerine sebep olabiliyordu. Ben
genellikle danışanlarımla bu duygusal zorlukları aşamaya ça-
lıştıkları dönemde tanışıyor oluyorum. Genellikle onlarla te-
davi sürecinin belli bir noktasında karşılaştıkları duygusal sı-
kıntılarla ilgili ellerinden gelen her şeyi yaptıktan sonra, psi-
kolojik bir destek arayışına girdiklerinde tanışıyorum.
14